SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ

14 Eylül 2008 Pazar

MaNGa


Manga'nın albüm macerası 2002 yılının Ocak ayında Ferman'ın telefonla tüm grup arkadaşlarını arayıp "Toplanıp konuşalım bir yarışma varmış" demesiyle başladı.Bu telefon konuşmasının onları albüm sahibi yapacağına ihtimal vermedikleri gibi uzun yıllar müzikle ilgili hayalini kurdukları şeylerin gerçekleşeceğini birisi söyleseydi tahminen bunun imkansız olduğunu düşüneceklerdi.

Manga ilk olarak Yamyam'ın barlarda "cover" parçalar çaldıkları gruptan istediği müziği yapamamasından dolayı yolunu ayırması ile 2001 sonlarına doğru şekillenmeye başladı.Onun en büyük isteği kendi parçalarını çalan bir grup kurmaktı.Yapmak istediği tarzı da 95'ten beridir etkilendiği numetal ve hardcore tarzında gruplarla yavaş yavaş oluşturmaya başlamıştı kafasında.

Rock müzikle elektroniği, sert gitar riffleriyle rap vokalleri birleştirmek istiyordu.Bunu üniversiteden okul arkadaşı olan Orçun ile paylaştı ve onun da katılmasıyla Manga'nın tohumlarını atmış oldu.Daha sonra Özgür, Efe ve Ferman'ın da katılmasıyla ilk kadro tamamlanmış oldu ve büyük bir heyecanla çalmayı en çok istedikleri coverları ve bunun yanında kendi şarkılarını yapmaya başladılar.

İlk besteleri "Kal Yanımda" oldu ve bu besteleri yapıldıktan kısa bir süre sonra "Sing Your Song" yarışmasından haberdar oldular; fakat yarışmadan hemen önce Orçun özel nedenlerden dolayı grubu bırakmak zorunda kaldı.Bir süre bas gitar olmadan çalışmalarına devam eden Manga "Kal Yanında"yı yarışmaya hazırlamak için ciddi bir bas gitarist arayışına girdi.Ferman'nın daha önceden beraber çaldığı bas gitarist Cem'in yarışmaya gönderilecek şarkının kayıtlarına başlandığı gün gruba dahil olmasıyla Manga şu andaki yapısına kavuştu.

Beş ayrı karakteri ve beş ayrı müzik zevkini sergileyen Manga uzun yıllar sürecek albüm hayali için yola çıkmıştı artık.Beşlinin kesişim kümesi ise; Japon çizgi romanları olan "Manga" idi.

"Kal Yanımda"nın geniş çevrelerce çok sevilmesini ve yarışmada iyi bir derece alması, baş koydukları yolda emin adımlarla yürümeleri için iyi bir sebep oldu; böylelikle yeni besteler üretmeye başladılar.Bu dönem içinde "Bitti Rüya" ve "Yalan" gibi çok sevilen parçalarını yaptılar ve Ankara Limon Bar'da Metropolis grubunun da desteği ile bar programı yapmaya başladılar; fakat bekledikleri albüm haberi uzunca bir süre gelmedi ve umutsuzluğa kapıldıkları uzun bir dönem oldu.

Daha sonra tekrar stüdyoya giren grup beş şarkılık bir demo hazırlayarak tekrar İstanbul'a gitti.Ankara'ya döndükten bir süre sonra yarışma döneminden tanıdıkları prodüktörleri Haluk Kurosman'dan (6. Cadde, Gripin, Vega....) gelen bir telefon ile artık emeklerinin karşılığını alacaklarına inanmaya başladılar."Yapıyoruz arkadaşlar!" diyerek bu haberden sonra beste çalışmalarına ve konserlere ağırlık veren grup, Türkiye'nin dört bir yanına gidip elliyi aşkın konserle müziklerini paylaştılar.Hiçbir zaman unutamayacakları anılara ev sahipliği yapan ve Manga'nın belki de en önemli sahne tecrübesini kazandığı Limon Bar'da yaklaşık iki sene boyunca aralıksız çaldılar.

2002 yılı ortalarında Beyoğlu'nda bir kafede cereyan eden "Birgün bir şeyler yapacağız" konuşmaları artık gerçeğe dönüşmeye başlayacaktı Manga için ve her geçen gün Manga'yla beraber aynı yola baş koyan ve destek veren insan sayısının da arttığını fark etmek onları daha da umutlandırıyordu.

Kargo'nun solisti Koray Candemir, Vega, Göksel ve Kanadalı rapper Unknown Mc onlara ilk desteği veren müzisyenler oldu o dönemde.Artık albüm çıkatmak için hazırlardı ve Grgdn-Sony Music Türkiye etiketli olan ilk albümleri için 2004 yazına doğru stüdyoya girmeye başladılar ve Aralık 15'te Manga adlı ilk albümleri artık tüm Türkiye'ye açılmaya hazırdı.

Farklı müzik zevklerine sahip olan ve birbirinden tamamıyla farklı beş karakterin ortaya çıkarttığı müzik doğal olarak farklı farklı tatlar barındırıyordu.

Ferman, uzun bir zaman dinlediği metal kökenli müziklerin dışında yeni yeni sevdiği, rap müziğinde içinde olduğu bir vokal arayışı içindeydi.Efe'nin kalbi hiphop ve elektronik müzik için atıyordu.Yamyam'ın peşinde olduğu şey duygularını notalarla ifade etmekti.Özgür, caza, R&B'ye ve funka meraklı olduğu için Groove'un peşindeydi.Cem ise elektronik müziğe aşıktı.Böylelikle Manga'nın sert gitarlarda, rap-melodik vokallerden ve elektronik altyapılardan oluşan müziği ortaya çıkmış oldu.

Efe, Manga'nın müziği için "Beşimizin dinlediği farklı müziklerin aynı potada eritilmesidir.Hepimiz alternatif rocktan hoşlanıyorduk, aynı zamanda herkes elektronik müziği de özümsemişti; hiphop ve rap vokaller de bizi heyecanlandırmıştır." diyor.

Zaman zaman aşkı derinden hissettiler, zaman zaman bulundukları şehrin klostrofobik yapısının verdiği duygu patlamalarını yansıttılar, zaman zaman aynaya bakıp yaşam tarzlarına ironik yaklaşımlar getirdiler.Her zaman doğdukları, büyüdükleri ve yaşadıkları coğrafi bölgenin duygu yoğunluğunu ve kültür birikimini içlerinde taşıdıkları gibi bu değeri müziklerine de yansıtmaya çalıştılar.Bazı parçalarda kendi yaşadıkları ortamı ve kendi jenerasyonlarını da eleştirdiler.Örneğin Yağmur'un Bar'da çalarken kendi jenerasyonunu tüketim kuşağı olarak gözlemlemesi grubun "Libido" isimli parçalarını yapmalarına önayak oldu.

Manga'nın kurulduğu günden beri en büyük hayali farklılık yaratıp, son dönemlerde Teoman, Duman, Vega, Mor ve Ötesi, Kurban, Athena ve Kargo gibi isimlerin genişlettiği ve yürüdüğü yolu birazcık daha genişletmek oldu.Özgür bunu "Bizi hayatta en mutlu edecek şeylerden biri bu yolda bizlerden daha iyi yeni grupların çıkması olur." diyerek ifade ediyor.

Nitekim Manga 2004 Aralık'ında çıkardığı albümüyle hayallerini gerçekleştirmek konusunda önemli adımlar attı.Grubun inandığı müziğe dinleyicilerden gelen büyük destekle Manga bir yıl içinde Türkiye'nin değişik illerinde toplam yüzü aşkın konser verdi ve yüksek albüm satışlarıyla Altın Plak sahibi oldu.Bunların yanında Manga; Altın Kelebek "En İyi Çıkış Yapan Grup"; Jetix Tv, Future dergisi ve Yıldız Teknik Üniversitesi İşletme Kulübü tarafından ise "En İyi Grup" ödüllerine layık görüldü.Grubun çıkış şarkısı "Bir Kadın Çizeceksin" ise Easports'un Fifa 2006 oyunu soundtrackine dahil edildi.

Manga, şu anda 2006 sonlarına doğru çıkaracakları ikinci albümleri üzerinde çalışmaya devam etmektedir.

20 Temmuz 2008 Pazar

TRANSFER ÇALIŞMALARI



Saviola, Oliveira, Neill ve şimdi de Fernando Meira... İşte dünyaca ünlü yıldızların peşinde koşan Galatasaray'da son dakika...
20.7.2008




JAVİER SAVİOLA
Barcelona’da geçen 6 müthiş yılın ardından bir türlü istikrar sağlayamadı. Monaco ve Sevilla’da kiralık forma giydikten sonra Katalanlar’ı çok kızdıracak bir karara imza attı, Real Madrid’e gitti. Ancak Real’de de aradığını bulamadı. Şu an tek isteği var; 1998-2006 arası fırtına gibi esen Saviola’nın bitmediğini göstermek. Bu nedenle yeni bir maceraya sıcak bakıyor. Şampiyonlar Ligi’nde mücadele edecek olmanın avantajıyla Javier’in karşısına çıkan Sarı-Kırmızılılar’ın presi sürüyor. 5 milyon Euro’luk bonservis bedeli ise Cim Bom kanadında dikkate bile alınmıyor.

RİCARDO OLİVEİRA
Galatasaray Yönetimi, Brezilyalı yıldızla her konuda anlaştı ve ön protokol imzaladı. Ancak kulübü Zaragoza henüz ikna edilemedi. İspanyollar, Sambacı’ya talip olan PSG’den rekor bir ücret istedi: 18 milyon Euro... Zaragoza Başkanı Eduardo Bandres, yeniden La Liga’ya çıkmak için uğraştıklarını belirterek, Oliveira’yı bırakmayı düşünmediklerini ifade etti. Fakat Oliveira’nın Zaragoza’dan ayrılmak istemesi, Cim Bom’un avantajı. Aynı durumdaki Matuzalem’in (Shakthar Donetsk’ten gelmişti) 1 yıllığına Lazio’ya kiralanması da Oliveira konusunda Aslan’ı ümitlendiriyor.



FERNANDO MEİRA
Servet ve Emre’nin sakatlıkları nedeniyle stoper arayan Sarı-Kırmızılılar, rotayı Almanya’ya çevirdi. Hedefteki isim, Fernando Meira... 30 yaşındaki Portekizli, transfere dünden razı. Sıcak gelişmeler, Bild’de şöyle yer aldı: “2010’a kadar sözleşmesi var. Ancak kulübüne, Galatasaray’a gitmek istediğini bizzat açıkladı. Stuttgart’ın talebi 6, Türkler’in verdiği ise 3 milyon Euro. Pazarlıklar sürüyor...” Meira, İntertoto Kupası’ndaki Saturn maçı için Rusya’ya gitmedi. Haldun Üstünel’in dün Almanya’ya geçmesi, ancak Levski Sofya maçını izlemeye dahi gelmemesi, “Meira’yı bitiriyor” diye yorumlandı.

LUCAS NEİLL
Harry Kewell’dan sonra Galatasaray’daki 2. Avustralyalı olabilir. Teknik direktör Michael Skibbe, hem stoper hem de sağ bekte forma giyebiliyor olması nedeniyle Neill’e çok sıcak bakıyor. Sarı-Kırmızılılar’ın cazip teklifi ve Kewell’ın İstanbul hakkındaki görüşleri sonrasında Neill açısından da hiç bir pürüz yok. Hatta Avustralyalı, tam 4 kez yönetime çıkarak ‘ayrılmak’ istediğini vurguladı. Fakat West Ham United Menaceri Alan Curbishley, kaptanı olan Neill’ı bırakmak konusunda kararsız. Bir diğer sıkıntı da, dev bütçeye sahip olan Manchester City’nin de Neill’a talip olması.

19 Temmuz 2008 Cumartesi

İŞTE ASLAN IN BOMBALARI


1 Ricardo Oliveira... 2 Javier Saviola.... Başkan Adnan Polat'ın, "Bir değil, iki yıldız alabiliriz" sözleri camiada heyecan yaratırken, listedeki iki numaralı oyuncunun Saviola olduğu ortaya çıktı.
19.7.2008




Parola: İkisi bir arada
Geçen sezon kazanılan şampiyonluğun ardından müthiş bir coşku yaşayan Galatasaray Yönetimi, bu coşkuya kaldığı yerden devam etmeye kararlı... Hiç hız kesmeden transfer çalışmalarına devam eden Sarı-Kırmızılılar, bir yandan Real Zaragoza’dan kesinlikle ayrılacağını açıklayan Oliveira’nın işini bitirmek için görüşmeleri sürdürürken, diğer yandan da Saviola bombasını patlatmak için hazırlıklara başladı.

Bonservisi 5 milyon Euro
İspanya Ligi’nde Barcelona’dan sonra Real Madrid formasını giyen ama Başkent ekibinde de beklenen performansı gösteremeyince yedek kulübesinden kurtulamayan 27 yaşındaki Saviola’nın bonservis bedelinin 5 milyon Euro olması Aslan’ın iştahını kabartıyor. Real Madrid ile 2011 yılına kadar sözleşmesi bulunan Saviola’nın Galatasaray’a sıcak baktığı ancak henüz kesin kararını vermediği bildirildi.

18 Temmuz 2008 Cuma

BASKETBOLDA ZİZİC BOMBASI



Galatasaray Cafe Crown’ın yeni transferi Andrija Zizic bugün düzenlenen imza töreninde medya mensuplarının karşısına çıktı. Mecidiyeköy’deki Cafe Crown Cafe’de düzenlenen törende Zizic, taraftarımızın sevgi gösterisiyle karşılandı.

Galatasaray Spor Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Dedehayır, Galatasaray Cafe Crown Genel Menajeri Ali Türsan, Takım Menajeri Mert Uyguç ve Teknik Menajer Levent Topsakal’ın da katıldığı toplantıda Ahmet Dedehayır bir konuşma yaptı.

Öncelikle basketbol şubesine verdikleri destekten ötürü Galatasaray Spor Kulübü Başkanı Adnan Polat, Başkan Yardımcısı Yiğit Şardan’a ve başta Murat Ülker ile Hakan Aydınol olmak üzere sponsorumuz Cafe Crown’a teşekkür eden Dedehayır, A takım seviyesinde çok iddialı olmayı hedeflediğimizi vurguladı.

Geçen seneki kadrodan bir tek Fatih Solak’ın ayrıldığını, kiralık Cenk Akyol’un da sözleşmesinin sona erdiğini belirten Dedehayır, yeni transferimiz Zizic’in kariyeri boyunca hep Avrupa’nın en üst düzey takımlarında oynadığının altını çizdi.

Guard pozisyonu için iki yabancı oyuncuyla anlaşmak üzere olduğumuzu açıklayan Dedehayır, uzun forvete de en az Zizic kadar ses getirecek bir transfer için çalıştıklarını söyledi.

Ahmet Dedehayır son olarak, bu sezon maçlarımızı büyük bir ihtimalle Abdi İpekçi Spor Salonu’nda oynayabileceğimizi ama durumun henüz kesinleşmediğini açıklarken, taraftarlarımızdan artık daha fazla destek beklediklerini sözlerine ekledi.

Daha sonra Andrija Zizic, medya mensuplarının sorularını yanıtladı. Galatasaray gibi büyük bir camiaya geldiği için çok heyecanlı olduğunu söyleyen Zizic, “Takıma çok yararlı olacağımı düşünüyorum. Bundan sonra payıma düşeni en iyi şekilde yapmaya çalışacağım” dedi.

Beko Basketbol Ligi’nin Avrupa’daki en zor liglerden biri olduğunu belirten Zizic, gerek Türkiye’de, gerekse Avrupa’da Galatasaray Cafe Crown’ı en iyi şekilde temsil edeceklerini vurguladı.

CRESPO G.SARAYDA


Galatasaray Crespo ile anlaştı
18 Temmuz 2008 Cuma 07:50
Bonservisi el yakan Oliveira'dan vazgeçen Galatasaray, İnter'in eski golcüsü Crespo ile her konuda anlaştı...
Ricardo Oliveira ile ilgili söylentilerin ayyuka çıktığı bir sırada Galatasaray'ın başka bir golcünün işini bitirdiği iddia edildi. Sonsayfa.com'un Galatasaray'a yakın kaynaklardan edindiği bilgilere göre, Cimbom'un İnter'in eski golcüsü Crespo ile anlaştığı ortaya çıktı...

Daha önce, Nonda ve Kewell'in transfer haberini de 2 gün önceden veren Sonsayfa'nın haberine göre, İtalya'da temaslarda bulunan Haldun Üstünel, Arjantin'in efsanevi forveti Hernan Crespo'yu ikna etti. Ufak tefek prüzlerin dışındaki sorunları halleden sarı kırmızılı ekip, Arjantinli yıldızı İstanbul'a getirmek için saatleri sayıyor.

Adnan Polat'ın verdiği transfer müjdesinden birisinin Crespo olduğunun altını çizen siteye göre, Real Zaragoza'nın forveti Oliveira'nın transferi ise çok pahalı olması nedeniyle tamamen yattı... Oliveira'dan umudunu kesen Cimbom'un, bonservisi elinde olan 33 yaşında ve 1,84 boyunda olan Crespo'ya ne kadar para verdiği şimdilik bilinmiyor...

17 Temmuz 2008 Perşembe

DUMAN BİYOGRAFİ


Türk rock müziğinin son dönemdeki en kaliteli temsilcilerinden biri olanDuman’ın yolculuğu, 90’ların ilk yıllarında başladı. Sıradışı vokalleriyle büyük beğeni toplayan, grubun müziğine gitarıyla da katkı sağlayanKaan Tangöze, müziğe, 8 yaşında aldığı piyano dersleriyle başladı. Sonra ailesiyle birlikte yurtdışına taşınınca derslerini yarım bırakmış olsa da müziğe olan ilgisi hep onun yanında oldu. 14 yaşında rock müziğe ilgi duymaya başlayan Tangöze, ilgisini araştırmaya yöneltti ve bir gitar alıp akor öğrenerek kendi imkanlarıyla çalışmalarına başladı.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Seattle eyaletinde Türkiye’de çıkarmak istediği albümde yer alacak şarkıları hazırlayan Tangöze, o sırada Mad Madame adını taşıyan grubuyla Seattle ve Los Angeles’ta yayınlanan bazı koleksiyon albümlerinde yer aldı.

Tangöze Türkiye’ye döndüğünde o sırada Blue Blues Band ile çalışan Batuhan Mutlugil ve Ari Barokas’ı gruba dahil ederek "Duman" adıyla yeni bir çıkışı müjdeledi. Mutlugil gitarda, Barokas ise bas gitarda Duman müziğinin yaratılmasına katkı sağlayacak, ayrıca geri vokallerle de Tangöze’ye eşlik edeceklerdi. Batuhan Mutlugil’in babası Batu, Blue Blues Band’in kurucularındandı. Babasının, çocukluğunda Jimi Hendrix, Led Zeppelin, Beatles gibi isimlerin plaklarını çalması Batuhan’ın müziğe yönelmesinde en büyük etken olmuştu.

Gitar ve vokal konusunda güçlü bir kadro oluşturan topluluk, uzun süre aradığı davulcuyu bulamadı. Birlikte çalıştıkları müzisyenlerden en başarılısı Alen Konakoğlu oldu ve grubun canlı performanslarında büyük oranda o sahne aldı. Albüm çalışmalarına da önemli katkılar sağlayan Konakoğlu, "Belki Alışman Lazım" isimli albümle birlikte Duman kadrosundaki dördüncü isim olmayı başardı.

Duman, kısa sürede müthiş bir hayran kitlesi edinerek Türk rock müziğinin en önemli gruplarından biri oldu. Yüzlerce canlı performansta ayakta alkışlanan, özellikle İstanbul, İzmir ve Ankara’da üniversite gençliğinin ilgi odağı olan topluluk, gerek müziğinde, gerekse vokallerinde hissedilen özgün tarz ile rock icrasına yeni bir boyut kazandırdı. Modern rock tarzını ülkemizin kültürel arkaplanıyla ustaca birleştiren Duman grubu, "Eski Köprünün Altında" adlı ilk albüm çalışmasıyla hedeflediği dinleyici kitlesine ulaşma başarısını gösterdi.

Birbirinden güzel ve orijinal 10 parçayı içeren albümün listesinde sırasıyla "Köprü Altı", "Bebek", "Hatun", "Halimiz Duman", "Dağlar Bağlar", "Hayatı Yaşa", "Yalnızlık Paylaşılmaz", "Dönek", "İstanbul"ve "Senin Gibi" isimli çalışmalar yer alıyordu. Kayıt ve mikslerde Levent Büyük imzasının bulunduğu 1999 çıkışlı albüm, NR1 etiketiyle müzik marketlerdeki yerini aldı.

ÇİLEKEŞ BİYOGRAFİ


2002 yılının Ekim ayında kurulan ÇİLEKEŞ, vokalde Görkem Karabudak, elektronik gitarda Ali Güçlü Şimşek, bas gitarda Gökhan Şahinkaya ve davulda Cumhur Avcil’den oluşuyor.
İlk konserini Kasım 2002’de Ankara Saklıkent’te gerçekleştiren Çilekeş, 2003 ve 2004 yıllarında verdikleri konserlerle önce Ankara’da dikkatleri çektiler. 2003`ün Mayıs ayında önlerinde gerçekten önemli bir fırsat olduğunu henüz bilmedikleri Fanta Genç Yetenekler Aramızda yarışmasına katıldılar. Ön elemeleri aşan Çilekeş, İç Anadolu Bölgesi Finali`nde canlı performansıyla beğeni toplayarak Türkiye Finali`ne katılmaya hak kazandı. Grup, yarışmanın Türkiye Finali`nde Melih Kibar, Meltem Taşkıran, Teoman, Levent Yüksel, Engin Akıncı`dan oluşan jüri önünde yine canlı performansıyla göz doldurarak yarışmayı kazandı.
Bu gelişmenin ardından daha büyük organizasyonlarda, daha geniş kitlelere ulaşmaya başlayan Çilekeş, konserlerin yanında albüm çıkarma fikrini aklına koydu ve yeni parçalar yaparak bir demo hazırladı.
Canlı performanslarıyla gözdolduran grup, yarışmanın arkasından davet edildikleri ve 17 şehri kapsayan Türkiye turnesinde Candan Erçetin, Beyaz, Harem ve Nev ile birlikte yaklaşık 350 bin kişiye ulaşma fırsatı yakaladı. Böylece büyük çapta bir turneye çıkan ilk amatör grup oldular ve henüz ilk albümleri çıkmadan kayda değer bir dinleyici kitlesi yakalamayı başardılar.
Prodüksüyonuna 2005`in Mart ayında İTÜ MIAM`da davullları kaydederek başladıkları ve özellikle üniversite gençliği tarafından dört gözle beklenen ilk albümleri “Y.O.K.” Volkan Başaran’ın prodüktörlüğünde Haziran 2005’te ONAIR tarafından yayınlandı. Şarkıların söz, beste ve düzenlemelerinin tümünün Çilekeş’e ait olduğu albümde Rap müziğin yükselen ismi Fuat, Kurban grubunun davulcusu Burak Gürpınar ve alternatif müziğin önemli ismi Aylin Aslım da birer şarkıda konuk müzisyen olarak katıldılar.
“Y.O.K.” albümünün gördüğü büyük ilgiyle beraber Çilekeş, Türkiye’de ve yurtdışında verdiği konserlerle hayranlarıyla buluştu. Özellikle Kasım 2005’te gerçekleştirdikleri Honduras konseri büyük ses getirdi ve Orta Amerika’da sahne alan ilk Türk Rock grubu oldular. 2005, 2006 ve 2007 yıllarında birçok uluslarası festivalde aralarında Deftones, Megadeth, Garbage’ın da bulunduğu sayısız Dünya çapında isimle aynı sahneyi paylaştılar.
Sevenlerinin sabırsızlıkla beklediği ikinci albümlerinin prodüksüyonuna 2008’in Şubat ayında Tarkan Gözübüyük prodüktörlüğünde Stüdyo Flat’te başladılar. “Katil Dans” adını verdikleri bu albümde yine tüm şarkıların söz, beste ve düzenlemeleri Çilekeş’e ait.